Fatih Kaplan Yazdı: Yağmacı-Eyyamcı-Himayeci-İhmalkar

Devletimiz ve milletimiz birçok badireler atlattı. Bugün bile o kadar çok sıkıntı ve derdimiz var ki saymakla bitmez. Hele şu zor günlerde bile yağmayı hesap edenler varsa onların vatan ve millet sevgisini sorgulamak gerekirse hainlikle yargılamak lazımdır.

Bir de bu dertlerimizin üzerine bazı kesimler var ki ne yağdanlığın başından ayrılmak ne de üzerlerine düşen görevi yapmak isterler.

İsterler ki (Af edersiniz) ‘Hiç kimse benim eşşeğime çüş demesin!’

Bunları kısaca yukarıdaki dört başlıkta toplayabiliriz.

Yağmacı:

Bunlar; ‘Devletin malı deniz yemeyen Domuz’ diyen devletin malını zimmetine geçiren geçirdiği zimmeti milletten saklayan, sakladığı malın üzerine oturan tiplerdir. Haramı helali bilmeyen şehit kanlarıyla sulanmış, şehitlerin ruhaniyetiyle vücuda gelmiş devletimizin malını hiç acımadan alıp çar çur edenlerdir. Bunlar için ele dolayacakları malın ikinci el veya sıfır olması fark etmez. Yeter ki bulsunlar. Yeter ki ellerine geçsin. Nasılsa kimse görmez, hesap sormaz kimsenin ruhu duymaz. Nasip gün gelir biri sorar.

Bu mal nerede?

Eyyamcılar:

Rahat ve rant için kırk takla atıp, yağmacıları görmezden gelen ‘Gelen ağam giden paşam’ misali kenarda bekleyip etliye sütlüye karışmayan tiplerdir. Her haltı yer sonra da sütten çıkmış ak kaşık gibi sırıtırlar. Yüzsüz, kişiliksiz şahsiyetsiz ve milliyetsiz tiplerdir. Bunların siyasi görüşleri varmış gibi görünüp, olmadığını en iyi onları tanıyanlar bilir. Bu tipler durakta bekleyip gelen trene biner, tren bozulduğu zaman bir sonraki trenle yollarına devam ederler. Bunlar; ‘Yolumuz hiç bitmesin. Hangi tren olursa olsun biz yolumuza bakarız…’ Derler.

Nereye kadar? Biri yol bitti diyene kadar!

Himayeciler:

Yukarıda saydıklarımıza kim kol kanat geriyor, arka çıkıyorsa bunların suçuna ortaktır. Hatta suçlarını örtmesi için zaman kazanmaya çalışır işi araştırmak isteyene önce; ‘Tabi ne demek her konuda yardımcı oluruz…’ der sonrasında akıl vermeye çalışırlar. Akıl aklı olana verilmeye çalışılırsa o akıl verdiğiniz aklınızı alınca ‘Ben oynamıyorum’ deyip mızıkçılık yapmak yok. Himaye ettiklerinizle beraber siz de sıkıntıya girersiniz. Girmelisiniz!

İhmalkârlar:

Bunlarda, (en nazik yerlerine sürülen zamktan dolayı olacak) döner koltuklarda dönmeyi bir iş bilirler. O kadar dönerler ki sonunda fırıldak olduklarını kendileri bile anlamaz. İlgilenmek zorunda işlere bakmazlar. Emanetçi oldukları devletin malını ihmal edip yağmalanmasına, parça parça edilmesine aldırış etmezler. Bir de utanmadan bu işlerden dolayı kendilerini savunmak zorunda olduklarından şikâyet edip dururlar. Zira akşam evine vardığında çelik kapını nasıl iki kez çeviriyor aracının alarmını gece yarısı kalkıp kontrol ediyorsan ve evin senin namusunsa sana teslim edilen mala sahip çıkacak ve namussuzluğa engel olacaksın.

Sorumlu görünüp namussuzları koruyorsan, bunu da güya görev bilinciyle yapıyormuş gibi yapıp, işi araştırmak isteyene engel oluyorsan sorumluluk ve görev kavramlarını gözden geçirmenizi istirham ederim.

Böyle kişi ve yağmalanan kurumlar etrafımızda var mı?

Araştırmak lazım…

Fatih Kaplan 17/12/2020